Why Has Nobody Told Me This Before? | Julie Smith (Kitap)

Julie Smith’in Neden Bunu Bana Daha Önce Kimse Söylemedi isimli kitabı, terapist koltuğunda yıllar boyunca edindiği deneyimlerin sadeleştirilmiş ve herkesin anlayabileceği bir biçimde bir araya getirildiği bir tür psikolojik ilk yardım rehberi gibi. Kitabın temel çıkış noktası şu: Psikolojik destek, yalnızca kriz anlarında değil, günlük yaşamda da ihtiyaç duyduğumuz bir şey. Ve çoğu zaman zihinsel sağlığı korumaya yönelik en temel bilgiler bile bize öğretilmemiş oluyor.

Kitap kısa, doğrudan ve kolay sindirilebilir bölümlerden oluşuyor. Her bölüm, spesifik bir soruna veya duruma odaklanıyor: depresyon, kaygı, panik atak, düşük benlik saygısı, motivasyon eksikliği, alışkanlık oluşturma ve değiştirme, kendilik algısı, duygusal iniş çıkışlarla baş etme gibi. Smith’in yaklaşımı oldukça sade: önce problemin ne olduğunu ve nasıl işlediğini anlatıyor, ardından küçük ama etkili baş etme yöntemleri sunuyor. Bu açıdan, kitap hem bilgi verici hem de doğrudan uygulamaya yönelik bir kaynak olarak öne çıkıyor.

Örneğin, depresyonla ilgili bölümde duygusal uyuşukluk ve günlük işlevselliğin nasıl etkilendiği anlatılırken, kişiye harekete geçme isteği gelmese bile küçük eylemlerle bir şeyleri başlatmanın mümkün olduğu vurgulanıyor. Kaygı bölümünde, zihinsel döngülerin nasıl çalıştığı açıklanıyor ve bedenin alarma geçtiği bu anlarda solunumu dengelemenin, düşünceyi izlemeye başlamanın ve “şu anda gerçek bir tehdit var mı?” sorusunu sormanın nasıl işe yarayabileceği anlatılıyor.

Kitapta dikkat çeken bir diğer başlık da “düşünceler her zaman gerçek değildir” fikri. Smith, düşünce ve gerçeklik arasında otomatik bir eşitleme yapmanın ruhsal zorlanmaları artırabileceğini, bu yüzden de düşünceleri sorgulamanın zihinsel dayanıklılığı güçlendirdiğini söylüyor. Kendilik algısı ve sosyal kıyas üzerine yazdığı bölümlerde, özellikle sosyal medyanın etkisini ve bireyin iç dünyasıyla dışsal görüntü arasındaki farkı ele alıyor.

Smith, motivasyonun da duygusal bir dalga olmadığını, düzenli küçük adımlar ve alışkanlıklarla inşa edilen bir süreç olduğunu vurguluyor. Kitabın sonunda yer alan “zor zamanlarda hatırlanacak şeyler” listesi gibi bölümler, okuyucuya yalnızca bilgi değil, aynı zamanda duygusal destek de sunuyor.

Genel olarak kitap, “ruhsal sorunlar bir zayıflık değil, insan olmanın parçasıdır” fikri etrafında şekilleniyor. Julie Smith’in sade dili, yargılamayan üslubu ve tekrarlarla güçlendirilmiş bazı temel psikolojik prensipleri okura benimsetme çabası, bu kitabı yalnızca bir okuma deneyimi olmaktan çıkarıyor; zaman zaman dönüp bakılacak bir destek kaynağına dönüştürüyor.