Beyond Measure | Margaret Heffernan (Kitap)

Rakamlara Takılma! küçük değişimlerin büyük farklar yaratabileceğini sade, ama etkili bir dille anlatan bir kitap. TED Books dizisi kapsamında yayımlanan bu kısa kitapta Margaret Heffernan, kurumsal başarıyı belirleyen şeyin büyük stratejiler ya da rakamsal performans göstergeleri değil, küçük ama anlamlı davranış ve alışkanlıklar bütünü olduğunu gösteriyor. Kitabın daha ilk sayfalarında, fark yaratan kurum kültürünün formülünü kimsenin tam olarak bilmediği ama aslında bunun rastlantısal değil, günlük eylemlerle şekillenen bir şey olduğunu vurguluyor. (sayfa 1)

Heffernan’a göre, bir organizasyonun kültürünü sadece yöneticiler değil, o yapının içindeki herkes etkileyebilir. Ve bu etki, sıklıkla küçük ama anlamlı tercihlerle başlar. Kitabın temel argümanlarından biri şu: Daha adil, yaratıcı ve sağlıklı bir iş ortamı yaratmak için büyük devrimlere değil, insanların birbirine nasıl davrandığını değiştirecek küçük adımlara ihtiyaç var.

Kitapta sıkça geçen bir kavram “adil kültür”. Heffernan, bu kültürün içinde hataların gizlenmek yerine öğrenme fırsatı olarak görülmesi gerektiğini, herkesin fikirlerini özgürce ifade edebileceği ve birbirine saygı göstereceği bir ortamın önemini anlatıyor. (sayfa 2) Adil kültür, bireylerin değerli olduğunu hissettikleri, aktif katılımın ve sosyal bağlılığın beslendiği bir atmosfer yaratıyor. Bu tür bir ortamda fikirler daha açık dile getiriliyor, hatalar korkuyla değil merakla karşılanıyor.

Çatışma konusu da kitabın önemli odak noktalarından biri. Heffernan’a göre yaratıcı çatışmalar, iyi fikirlerin doğmasına zemin hazırlar. Ancak bunun olabilmesi için homojenlikten uzak bir yapı ve güvenli bir iletişim ortamı gerekir. (sayfa 7, sayfa 13) Bu noktada yazar, sosyal sermayeye dikkat çekiyor: Güven, karşılıklılık ve ortak normlar… Bunlar sadece işlerin daha iyi yürümesini değil, insanların potansiyel riskleri dile getirmesini, kaygılarını paylaşmasını ve yeniliklere açık olmalarını sağlıyor. (sayfa 23)

Kitapta yer alan bir diğer önemli vurgu da işin fiziksel ve zihinsel boyutu üzerine. Yorgunluk, dikkat dağınıklığı ve aşırı çalışma, yaratıcı potansiyelin düşmanları. Verimli ve sağlıklı bir iş ortamı için, çalışanların fiziksel gereksinimlerinin dikkate alınması gerektiği savunuluyor. Örneğin haftada 35 saatlik çalışma süresi zihinsel performans için bir sınır olarak tanımlanıyor. (sayfa 54) Daimler, Volkswagen ve Huffington Post gibi şirketlerin iş saatleri dışında e-posta erişimini kısıtlamasının altında da bu tür bir anlayış yatıyor. (sayfa 55)

Heffernan, iş dünyasında içe kapanık yapılardan ziyade, dış çevreyle etkileşim kurabilen, müşterilerin gerçek ihtiyaçlarını anlayabilen, piyasadan uzaklaşmayan kurumların yaratıcı kalabildiğini belirtiyor. (sayfa 65) Şirketlerin zamanla kendi iç sistemlerine, prosedürlerine ve göstergelerine aşırı odaklanması, onları gerçek dünyadan ve değişen ihtiyaçlardan koparabiliyor.

Sonuç olarak Rakamlara Takılma, bize kurum kültürünün şekillendirilebilir olduğunu, bunun içinse her gün yapılan küçük tercihlerin ve davranışların ne kadar önemli olduğunu hatırlatıyor. Herkesin etkileyebileceği bir alan olarak kurum kültürü, yalnızca yönetimin değil, tüm çalışanların kolektif çabasıyla iyileştirilebilecek bir şey. Ve belki de en önemlisi: Kültürel dönüşüm, ölçülemeyen ama hissedilebilen değişimlerle başlıyor.