The Seven Day Weekend | Ricardo Semler (Kitap)
Ricardo Semler’in “Yedi Günlük Hafta Sonu” kitabı, yalnızca bir iş dünyası kitabı değil; alışkanlıklarımızı, zaman algımızı ve hayatın ritmini sorgulatan bir manifesto. Semler, kitabın ilk sayfalarında çok basit ama bir o kadar da çarpıcı sorularla okuru karşılıyor: “Pazar günleri e-postalarımızı yanıtlayabildiğimiz halde, niye pazartesi akşamları sinemaya gidemiyoruz?” (sayfa 13). Bu sorular, iş-yaşam dengesine dair genel geçer kabullerin altını oymak için ilk adımı atıyor.
Semco’nun nasıl bir yer olduğunu anlamak içinse, yazarın şu tarifine kulak vermek yeterli: “Semco’da resmi yapı diye bir şey yoktur. Örgüt şeması yoktur. İş planı, strateji, hedef, bütçe, CEO yoktur. İnsan kaynakları departmanı bile yoktur.” (sayfa 15). Tüm bu “yoklar” listesinin ortasında ayakta duran bir şirketin nasıl bu kadar başarılı olabildiğini ise kitap boyunca anlayabiliyoruz. Ricardo Semler, Maverick kitabında anlattığı dönüşümün üzerine inşa ettiği bu yeni çalışma kültürünü, bu kez işin kişisel yönüne daha fazla odaklanarak derinleştiriyor.
Kitabın temel fikri şu: Çalışma, hayatımızın tüm alanlarını kaplamamalı. Teknoloji sayesinde artık her yerden çalışabiliyorken, neden hala 9-5 sistemine bağlıyız? Semler’e göre özgürlük, sadece boş zaman yaratmak değil, zamanı özgürce organize edebilmek. O yüzden de bir ofise bağımlı kalmadan, mesai saatlerine takılmadan üretmenin yollarını arıyor. “İşe gitmek” ile “çalışmak” arasındaki farkı netleştiriyor; birinin fiziksel zorunluluk olduğunu, diğerininse zihinsel bir süreç olduğunu vurguluyor.
Yazar, Semco’da oluşturdukları özgür yapının sadece hayal değil, somut sonuçlar getirdiğini de gösteriyor. Ekonomik dalgalanmalara rağmen büyüyen, motivasyonu yüksek çalışanlara sahip bir şirketin formülü, belki de “kuralların olmaması” olabilir. Semler, çalışanların çocuklarını ofise getirmesinden tutun, sabah toplantılarına pijamayla katılmalarına kadar uzanan bir özgürlük anlayışından söz ediyor. Bu özgürlük, aynı zamanda sorumlulukla birlikte geliyor. Çalışanlar kendi kararlarını verirken, bunun sonuçlarını da üstleniyorlar. Bu yaklaşımın etkisiyle, çalışan devir oranı düşerken, verimlilik artıyor.
Yedi Günlük Hafta Sonu, yalnızca şirket yönetimiyle ilgili bir kitap değil, aynı zamanda zamanla kurduğumuz ilişkiye dair felsefi bir sorgulama da sunuyor. Semler, zamanı yönetmenin en iyi yolunun onu bölmek değil, yaşamla bütünleştirmek olduğunu savunuyor. “Hafta içi” ve “hafta sonu” ayrımı, zihinsel bir kalıp olarak kalmalı; gerçek hayatta ise bu sınırlar esnetilmeli. Kitap, sürekli meşgul olmanın verimli olmak anlamına gelmediğini, esas başarının kendine zaman yaratabilenlerde olduğunu hatırlatıyor.
Semler, kontrolün yerini güvenin aldığı, katı hiyerarşilerin olmadığı, insanların kendi kararlarını alabildiği bir iş hayatının hayal değil, uygulanabilir olduğunu gösteriyor. Ve bunu yaparken yalnızca yöneticilere değil, hepimize şunu soruyor: Gerçekten nasıl yaşamak istiyoruz?

Yedi Günlük Hafta Sonu - 21. Yüzyıl İçin Daha İyi Bir Çalışma Tarzı
Ricardo Semler
2006
316 sayfa
goodreads

# n/a
2025 mayıs
nisan
mart
şubat
ocak
2024 aralık
kasım
ekim
eylül
ağustos
temmuz
haziran
mayıs
nisan
mart
şubat
ocak
2023 aralık
kasım
ekim
eylül
ağustos
temmuz
haziran
mayıs
nisan
mart
şubat
ocak
2022 aralık
kasım
ekim
eylül
ağustos
temmuz
haziran
mayıs
nisan
mart
şubat
ocak
2021 aralık
kasım
ekim
eylül
ağustos
temmuz
haziran
mayıs
nisan
2020 temmuz
nisan
2019 aralık
kasım
ekim
eylül
ağustos
temmuz
haziran
mayıs
nisan
şubat
ocak
2018 aralık
kasım
ekim
eylül
ağustos
temmuz
haziran
mayıs
nisan
mart
şubat
ocak
2017 aralık
kasım
ekim
eylül
ağustos
temmuz
haziran
mayıs
nisan
mart
şubat
ocak
2016 aralık
kasım
ekim
eylül
ağustos
haziran
mayıs
nisan
mart
şubat
ocak
2015 aralık
kasım
eylül
ağustos
temmuz
haziran
mayıs
ocak
2014 aralık
kasım
eylül
2013 aralık
kasım