Know My Name | Chanel Miller (Kitap)

Chanel Miller’ın “Benim Bir Adım Var”, bir cinsel saldırı mağdurunun sadece kendi hikayesini değil, aynı zamanda hayatta kalma, adalet arayışı ve kendi sesini bulma mücadelesini anlattığı güçlü bir eser. 2015 yılında Stanford Üniversitesi’nde uğradığı cinsel saldırının ardından, mahkeme sürecinde “Emily Doe” olarak tanınan Miller, bu anonimlik perdesini kaldırarak kendi kimliğini ve hikayesini geri alma cesaretini gösteriyor. Kitap, bu cesur kararın ardından yaşananları, travmanın derin izlerini ve adaletin karmaşıklığını tüm açıklığıyla okuyucuya sunuyor.

Miller, kitabında, saldırı gecesinin ardından yaşadığı şok ve karmaşadan, hukuki sürecin yıpratıcılığına kadar her detayı samimiyetle paylaşıyor. Polisle ilk karşılaşmasından, hastane muayenesine, soruşturma sürecinden mahkeme salonlarına kadar her adımda yaşadığı zorlukları, “O gece olanlardan sonra, sanki bir enkazın içindeydim ve her adımda daha da derine batıyordum.” gibi ifadelerle betimliyor. Özellikle, hukuki sürecin mağdurları nasıl ikinci kez travmatize ettiğini, “Sanki ben suçluydum ve sürekli kendimi savunmak zorunda kalıyordum.” sözleriyle vurguluyor.

Kitapta, sanık Brock Turner’a verilen hafif ceza, adaletin nasıl sekteye uğradığının en çarpıcı örneklerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Miller, mahkeme salonunda okuduğu etkileyici ifadeyle, toplumun mağdurlara karşı sergilediği sessizleştirme çabasına karşı güçlü bir haykırışta bulunuyor. “İnsanlar bana olay gecesi çok fazla alkol aldığımı ve ne yaptığımı bilmediğimi söylüyorlar. Saldırı sırasında bilincim kapalıydı ve hiçbir şey hatırlamıyorum, bu doğru. Ancak olanları her saniye yaşıyorum. Her detay, her kelime zihnime kazınmış durumda.” şeklindeki ifadeleri, yaşadığı acının derinliğini ve hatırlamanın ağırlığını gözler önüne seriyor.

“Benim Bir Adım Var”, sadece bir mağdurun acı dolu hikayesi değil, aynı zamanda iyileşme, dayanışma ve yeniden doğuşun da öyküsü. Miller, kitabında, travmanın üstesinden gelme sürecindeki iniş çıkışları, kendiyle ve toplumla yüzleşmesini, ve en önemlisi, kendi sesini bulma çabasını samimiyetle anlatıyor. Kitap boyunca, “İyileşmek, doğrusal bir yolculuk değil. Bazen geriye gidiyorsunuz, bazen ilerliyorsunuz, ama her zaman devam ediyorsunuz.” gibi ifadelerle, iyileşme sürecinin karmaşıklığını ve önemini vurguluyor.

Miller’ın dilinin gücü ve anlatımının çarpıcılığı, okuyucuyu derinden etkileyerek, cinsel saldırı konusunda farkındalık yaratmaya katkıda bulunuyor. Kitap, sesini duyurmak ve adaleti savunmak isteyen herkes için ilham verici bir okuma deneyimi sunuyor.