Augmented | Brett King (Kitap)

Teknolojide yaşanan hızlı ilerlemeler, yalnızca yeni cihazlar ve yazılımlar değil, aynı zamanda toplumsal yapı ve insan yaşamı üzerinde de köklü değişiklikler getiriyor. Kitap, bugüne kadar nasıl bir teknolojik evrim yaşandığını ve gelecekte günlük hayatın nasıl şekilleneceğini ele alıyor. Ulaşım, trafik, akıllı ev sistemleri, sağlık, eğitim, ödeme sistemleri gibi birçok alanda yaşanacak dönüşümler detaylandırılarak okuyucuya sunuluyor.

Teknolojik gelişmelerin hızlanmasıyla birlikte, günlük hayatımıza entegre olan yenilikler sosyolojik olarak da yeni normlar ortaya çıkarıyor. İnternet, sosyal medya ve akıllı telefonlar bir iletişim devrimini başlatarak hayatı kolaylaştırdı; ancak bu gelişmeler, siber suçların artması, mahremiyetin tehdit altında olması, kimlik ve veri hırsızlıklarının yaygınlaşması ve devletler ile özel kuruluşlara yönelik dijital saldırılar gibi birçok olumsuzluğu da beraberinde getirdi. Yazar, içinde bulunduğumuz çağı hem en yenilikçi hem de en yıkıcı dönem olarak tanımlıyor.

Yeni teknolojilerin hızla benimsenmesi ve yaygınlaşması, aynı zamanda daha ileri seviyede inovasyonların doğmasına zemin hazırlıyor. 1965 yılında Gordon E. Moore tarafından ortaya atılan ve teknolojik ilerlemenin üstel hızda arttığını öngören Moore Yasası, bugün bile geçerliliğini koruyor. Bu bağlamda, bir zamanların dev markaları yeni trendleri yakalayamazsa piyasadan silinebiliyor. Örneğin, Apple ve Samsung’un akıllı telefon pazarına hakim olmasıyla birlikte Blackberry, Motorola ve Nokia gibi markalar rekabetten düştü.

Teknolojinin toplum üzerindeki etkisi o kadar büyük ki, dilimize ‘Kodak Moments’ (özel anları fotoğraflamak), ‘Xeroxing’ (fotokopi çekmek), ‘to Google’ (internette arama yapmak) ve ‘to Uber’ (mobil uygulama ile ulaşım sağlamak) gibi pek çok terim girdi. Geleceği şekillendirecek başlıca kavramlar arasında yapay zeka, gen düzenleme, nano ölçekli üretim, otonom araçlar, robotlar ve entegre veri işleme gibi teknolojiler bulunuyor. Yazar, bu yeni dönemi ‘Artırılmış Çağ’ olarak adlandırıyor çünkü bu yenilikler, yalnızca günlük hayatı değiştirmekle kalmayacak, insan doğasını ve davranışlarını da derinden etkileyecek.

Artırılmış Çağ, dört temel gelişmeyi beraberinde getiriyor:

1. Yapay zeka – Karar alma süreçlerini ve günlük işleyişi değiştirecek.
2. Yayılmış ve entegre deneyimler – Sanal ve artırılmış gerçeklik gibi teknolojilerle insan-makine etkileşimini güçlendirecek.
3. Akıllı altyapılar – Şehirlerin, binaların ve ulaşım sistemlerinin daha verimli çalışmasını sağlayacak.
4. Gen düzenleme ve sağlık teknolojileri – İnsan ömrünü uzatacak ve genetik hastalıkların önlenmesini sağlayacak.

Buna ek olarak, iki uzun vadeli ve yıkıcı teknoloji de gelişmeye devam ediyor:

1. Meta malzemeler – Yeni nesil hafif, dayanıklı ve esnek materyaller.
2. Üç boyutlu baskı – Üretim süreçlerini ve tedarik zincirlerini kökten değiştirme potansiyeline sahip.

Yenilenebilir enerjiye verilen önem giderek artıyor; özellikle güneş enerjisi alanında büyük yatırımlar yapılıyor. Örneğin, Google’ın (Green Google) ve Tesla Motors’un temiz enerjiye yönelik girişimleri bu değişimin öncüsü konumunda. Kitapta yer alan tahmine göre, 2035 yılından itibaren dünya genelinde yenilenebilir enerji kullanımı baskın hale gelecek. Bunun yanı sıra, prosumers (üreten tüketiciler) kavramı da giderek yaygınlaşıyor. İnsanlar yalnızca tüketici olmakla kalmayıp aynı zamanda içerik, enerji ve ürün üreten bireyler haline geliyor.

Eğitim sisteminin de Artırılmış Çağ’a adapte olması gerektiği vurgulanıyor. Gelecekte yalnızca bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik (STEM) alanları değil, aynı zamanda yaratıcı düşünme, adaptasyon, hızlı öğrenme ve beceri kazandıran disiplinler de müfredatta yer almalı. Eğitimde bu dönüşüm sağlanmadığı takdirde, iş dünyasında yaşanacak büyük değişimlere ayak uydurmak mümkün olmayacak.

İş dünyasında da büyük bir dönüşüm yaşanıyor. Start-upların sayısı hızla artarken, Y Kuşağı daha esnek iş modellerini tercih ediyor. Akıllı telefonlar ve uygulamalar iş hayatının vazgeçilmez unsurları haline gelirken, ‘gig ekonomisi’ (serbest çalışma) giderek yaygınlaşıyor. Ortak çalışma alanlarının (coworking spaces) artışı, bireylerin daha özgür ve esnek bir çalışma düzenine yöneldiğini gösteriyor. Geleneksel 9-5 çalışma düzeninin yerini ‘mikro-kariyerler’ alıyor. İnsanlar birden fazla alanda kariyer yapıyor ya da sürekli iş değiştirerek deneyim kazanıyor. ‘Job hopper’ olarak adlandırılan ve ne yapmak istediğini bulana kadar farklı işlerde çalışan bireyler artık normal karşılanıyor hatta teşvik ediliyor.

Kitapta geleceğe dair daha pek çok konu ele alınıyor:

• Akıllı şehirler nasıl olacak?
• Giyilebilir ve yutulabilir teknolojiler insan hayatını nasıl değiştirecek?
• Dijital kişisel asistanlar gündelik hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline mi gelecek?
• Ulaşım nasıl evrilecek? Otonom araçlar ve uçan arabalar hayatımıza ne zaman girecek?
• Robotlar hangi alanlarda iş gücünün yerini alacak?
• Bankacılık ve ödeme sistemlerinde nasıl değişimler yaşanacak?
• Gizlilik ve güvenlik kavramları nasıl dönüşecek?
• Bilgisayarlar ve ekran teknolojileri gelecekte neye benzeyecek?

Kitap, tüm bu sorulara yanıt ararken, aynı zamanda 2020’li yıllara dair örneklerle gelecekte yaşanabilecek senaryoları canlandırıyor. Artırılmış Çağ’ın sunduğu fırsatları ve beraberinde getirdiği riskleri gözler önüne seren bu çalışma, teknolojinin geleceği ve onun toplumsal etkileri üzerine düşünen herkes için önemli bir rehber niteliğinde.