Happy As A Dane | Malene Rydahl (Kitap)

Malene Rydahl tarafından kaleme alınan Danimarkalı Gibi Mutlu, Danimarka’nın mutluluk anlayışını ve bu ülkenin dünyada en mutlu ülkelerden biri olmasının ardındaki kültürel ve sosyolojik nedenleri inceliyor. Danimarka 2012, 2013 ve 2016 yıllarında Dünya Mutluluk Raporunda birinci sırada yer aldı ve yazar, bu durumun tesadüf olmadığını vurguluyor. 18 yaşında Kopenhag’dan Paris’e taşınan Rydahl, çocukluğundan itibaren deneyimlediği Danimarka modeli ile Fransız kültürü arasındaki farkları karşılaştırarak, Danimarkalıların mutluluk anlayışının temel taşlarını sıralıyor.

Danimarka’nın iklim koşulları sert; yılın dokuz ayı soğuk, kış aylarında ise günler oldukça kısa. Gelir vergisi oranı %60, taşıt vergisi %170 ve KDV oranı %25 ile dünyanın en yükseklerinden biri. Buna rağmen, Danimarka halkı hayatlarından büyük ölçüde memnun. Yazar, bunun altında yatan kültürel faktörleri ve toplumsal değerleri detaylıca ele alıyor.

Kitabın ilk sayfasında ekonomist Richard Layard’ın şu tanımı yer alıyor (s.11): Mutluluk, kişinin kendini iyi hissetmesi, hayattan keyif alması ve bu hissin devam etmesini istemesidir. Kişisel mutluluk ile toplumun mutluluğu arasındaki farkı vurgulayan Rydahl, mutluluğun sadece bireysel çabalarla değil, sosyal yapı ile de desteklendiğini belirtiyor. Psikologlar ve sosyologlar, mutluluğun insanların doğası gereği eşit olmadığını kabul etse de, çevresel faktörlerin belirleyici bir rol oynadığına dikkat çekiyor.

Danimarkalıların mutlu olmasının ardındaki 10 temel neden kitabın bölümlerinde detaylandırılıyor:

1. Güven: Danimarka, dünyada en yüksek güven oranına sahip ülkelerden biri. İnsanlar hem bireysel hem de kurumsal düzeyde birbirlerine güven duyuyor.

2. Eğitim: Eğitim sistemi bireyin kişisel gelişimini ve becerilerini destekleyecek şekilde tasarlanmış. Elit bir sınıf yaratmaktan ziyade, herkesin eşit eğitim almasını sağlamaya odaklanıyor. Eğitim ücretsiz ve hatta öğrencilere devletten maddi destek sağlanıyor.

3. Özgürlük ve Bağımsızlık: Danimarkalı gençlerin yaklaşık %70’i 18 yaşına geldiğinde aile evinden ayrılıyor ve bağımsız yaşamaya başlıyor. Bu da sosyal baskıyı büyük ölçüde azaltıyor.

4. Eşit Fırsatlar: Danimarka, sosyal hareketliliğin en yüksek olduğu ülkelerden biri. Kişinin hangi ekonomik veya sosyal sınıftan geldiği, hayatının ilerleyen dönemlerindeki başarısını belirlemiyor.

5. Gerçekçi Beklentiler: Danimarkalılar, hayatı olduğu gibi kabul eden ve küçük şeylerden mutlu olabilen bir toplum. Büyük maddi servet hayalleri kurmak yerine, daha sürdürülebilir ve ulaşılabilir hedefler belirliyorlar.

6. Dayanışma ve Başkalarına Saygı: Yüksek vergi oranlarına rağmen, Danimarka halkı refah devletine ve sosyal yardımlaşmaya büyük bir bağlılık duyuyor. Toplumun her bireyinin katkıda bulunmasını adil bir sistem olarak görüyorlar.

7. İş-Yaşam Dengesi: Danimarkalılar, iş hayatını özel hayatlarından ayırmayı başarıyor. Çalışanlar genellikle akşam 5’te işten çıkıyor ve aileleriyle kaliteli zaman geçiriyor. Bu denge, Danimarka’nın meşhur hygge anlayışının da bir parçası.

8. Parayla İlişki: Para, Danimarkalılar için bir statü göstergesi değil. Maddi zenginlik bir öncelik olarak görülmüyor, asıl önemli olan rahat ve huzurlu bir yaşam sürdürebilmek.

9. Tevazu: Danimarka kültürü, bireylerin aşırı hırslı olmaktansa topluma katkı sağlayan bireyler olmasını teşvik ediyor. “Kazanmak değil, katılmak önemlidir” anlayışı yaygın.

10. Cinsiyet Eşitliği: Danimarka, toplumsal cinsiyet eşitliğinin en güçlü olduğu ülkelerden biri. Kadın ve erkekler, toplumda ve iş hayatında eşit haklara sahip.

Kitabın sonunda, Rydahl bu felsefeleri hayatına adapte etmek isteyen okuyucular için önerilerde bulunuyor. Kitap, yalnızca Danimarka’nın mutluluk modelini anlatmakla kalmıyor, aynı zamanda okuyucuya bu modeli nasıl kendi hayatına uygulayabileceğine dair ipuçları da sunuyor. Akıcı dili ve samimi anlatımıyla, mutluluk arayışındaki herkes için ilham verici bir kaynak niteliğinde.

Yazar, Fransa’da yaşadığı için Danimarka modeli ile Fransız yaşam tarzını sık sık karşılaştırıyor ve her iki kültürün farklarını ortaya koyuyor. Bu da kitabı yalnızca bir Danimarka analizi değil, aynı zamanda daha geniş bir perspektiften mutluluk üzerine düşünmeyi sağlayan bir eser haline getiriyor.